Siyah Türkler kimdir ?

CountryRoyal

Global Mod
Global Mod
[color=]Siyah Türkler Kimdir? Türkiye’nin Sosyal Katmanlarına Eleştirel Bir Bakış[/color]

Son birkaç yıldır sosyal medyada ve gündelik sohbetlerde sıkça duyduğumuz bir kavram var: “Siyah Türkler”. Bu terim, kulağa politik ya da ideolojik bir tanım gibi gelse de, aslında Türkiye’de uzun süredir var olan sınıfsal, kültürel ve hatta duygusal ayrışmaların bir yansıması. Bu yazıda, bu kavramın ne anlama geldiğini, nasıl ortaya çıktığını ve toplumun farklı kesimleri tarafından nasıl algılandığını karşılaştırmalı bir biçimde ele alacağım.

Konuya kişisel bir merakla yaklaşan biri olarak, “Siyah Türk” ifadesini ilk duyduğumda, bunun yalnızca ekonomik bir ayrım olduğunu sanmıştım. Ancak araştırdıkça gördüm ki, mesele bundan çok daha derin. Bu ayrım, bir anlamda Türkiye’nin modernleşme sürecinde kimlerin “merkezde”, kimlerin “çeperde” kaldığına dair sessiz bir tartışmayı da temsil ediyor.

---

[color=]1. Kavramın Kökeni: “Beyaz” ve “Siyah” Türk Ayrımı Nereden Geliyor?[/color]

“Siyah Türkler” terimi, 1990’lı yıllarda kamuoyuna girmiştir. Kavramın karşıtı olarak “Beyaz Türkler” ifadesi, Türkiye’nin Batılı, laik, eğitimli, kentli elit kesimini tanımlamak için kullanılırken; “Siyah Türkler” genellikle Anadolu kökenli, muhafazakâr, daha az ayrıcalıklı toplumsal grupları tanımlamak için kullanılmıştır.

Sosyolog Nilüfer Göle’nin ve Şerif Mardin’in çalışmaları bu ayrımı “merkez-çevre” ilişkisi üzerinden açıklamıştır. Mardin’in teorisine göre, Türkiye’de Cumhuriyet dönemiyle birlikte merkezî güç yapısı (Beyaz Türkler) modernleşmeyi temsil ederken, çevre (Siyah Türkler) geleneksel, dindar ve kırsal değerlerle ilişkilendirilmiştir. Ancak 2000’li yıllardan itibaren bu denge değişmiş; çevre, ekonomik ve politik olarak merkeze taşınmaya başlamıştır.

Kaynak: Şerif Mardin, Religion and Social Change in Modern Turkey, 1989.

---

[color=]2. Sosyoekonomik Gerçeklik: Verilerle Sınıfsal Farklar[/color]

Veriler, “Beyaz” ve “Siyah” Türk ayrımının yalnızca kültürel değil, ekonomik bir zemine de dayandığını gösterir. TÜİK’in gelir dağılımı araştırmalarına göre, İstanbul, Ankara, İzmir gibi kentlerde yaşayan bireylerin ortalama gelir düzeyi, Anadolu’nun iç bölgelerinden %35-40 daha yüksektir. Ancak 2002 sonrasında Anadolu sermayesinin (Kayseri, Konya, Gaziantep merkezli) yükselişi, bu farkı kısmen azaltmıştır.

Bu bağlamda, “Siyah Türkler”in önemli bir kısmı bugün Türkiye’nin üretim, ihracat ve girişimcilik alanlarında güçlü bir ekonomik aktör haline gelmiştir. Ancak bu yükseliş, kültürel alanda hâlâ tam kabul görmemektedir.

Soru: Bir topluluk ekonomik olarak güçlendiğinde ama kültürel olarak hâlâ dışlandığında, gerçekten “merkeze” taşınmış olur mu?

---

[color=]3. Erkeklerin Objektif Analizi: Güç, Statü ve Yapısal Dönüşüm[/color]

Forumlarda, erkek kullanıcıların “Siyah Türkler” konusuna yaklaşımı genellikle stratejik ve veri odaklıdır. Onlara göre mesele, “kimlik” değil, “iktidar” meselesidir.

Bazıları bu kavramı, Türkiye’de güç dengelerinin el değiştirmesinin sembolü olarak görür. “Eskiden Beyaz Türkler yönetirdi, şimdi Siyah Türkler karar veriyor” argümanı, bu bakışın özetidir.

Bu yaklaşım, siyasal bilimin güç sosyolojisine yakındır. Max Weber’in “statü grupları” teorisine göre, güç yalnızca ekonomik değil, sembolik olarak da yeniden üretilir. Siyah Türklerin politik temsil gücü artarken, kültürel temsiliyet hâlâ “merkez onayı”na bağlı kalmıştır.

Yani erkeklerin veri temelli analizi şunu söyler: Siyah Türkler ekonomik olarak merkezde, ama kültürel olarak hâlâ çevrededir.

---

[color=]4. Kadınların Empatik ve Toplumsal Yaklaşımı: Aidiyet, Dışlanma ve Kimlik[/color]

Kadınlar, bu konuyu genellikle daha insani bir yerden tartışır: “Siyah Türk” olmanın duygusal ve sosyal etkileri.

Bazı kadın kullanıcılar, “Siyah Türk” kimliğinin toplumsal dışlanma, görünmezlik ve ötekileştirme deneyimlerini temsil ettiğini savunur. Özellikle eğitimli Anadolu kökenli kadınlar, büyük şehirlerde hem sınıfsal hem kültürel ikiliklerle karşı karşıya kalmaktadır.

Bu durum, “sosyal mobilite”nin cinsiyet boyutunu gösterir. Araştırmalar, benzer eğitim düzeyine sahip kadınların erkeklere göre daha az toplumsal kabul gördüğünü ortaya koymaktadır (Yılmaz, Gender & Society Journal, 2020).

Bu da gösteriyor ki, kadınlar için “Siyah Türk” olmak yalnızca ekonomik bir kimlik değil, aynı zamanda bir “görülmeme” deneyimidir.

---

[color=]5. Karşılaştırmalı Analiz: İki Yaklaşımın Kesişim Noktası[/color]

| Boyut | Erkeklerin Bakışı | Kadınların Bakışı | Ortak Nokta |

| ------------- | ------------------------------ | -------------------------------------- | ----------------------------------- |

| Yaklaşım Türü | Rasyonel, veri ve güç odaklı | Empatik, sosyal ilişkiler odaklı | Kimliğin çok katmanlı olduğu kabulü |

| Odak Noktası | Sınıf ve siyaset | Aidiyet ve dışlanma | Toplumsal dönüşüm ihtiyacı |

| Güç Analizi | Ekonomik ve politik kazanımlar | Sosyal temsiliyet ve görünürlük | Kültürel eşitsizliğin sürmesi |

| Çözüm Önerisi | Eğitim, üretim, kalkınma | Empati, kültürel diyalog, kapsayıcılık | Ortak yaşam alanlarında eşit temsil |

Bu tablo gösteriyor ki “Siyah Türkler” tartışması, yalnızca bir kimlik sorunu değil; toplumsal eşitlik, görünürlük ve temsil meselesidir.

---

[color=]6. Medya, Mizah ve Algı: Kimliklerin Klişeleşmesi[/color]

Medya temsilleri bu ayrımı güçlendirir. “Beyaz Türk” karakterler genellikle kentli, özgüvenli, çağdaş olarak gösterilirken; “Siyah Türk” karakterler geleneksel, bazen de saf ve tutucu biçimde resmedilir. Bu, sadece bir mizah meselesi değil; kimlik hiyerarşisini yeniden üreten bir süreçtir.

Sosyolog Stuart Hall’un temsiliyet teorisine göre, medyada kimlikler asla “tarafsız” sunulmaz; her temsilde güç ilişkileri vardır. Bu nedenle “Siyah Türk” imajı, kimi zaman sınıfsal bir aşağılamanın aracı haline gelir.

Soru: Medya ve mizah, sosyal analiz mi yapıyor yoksa önyargıyı meşrulaştırıyor mu?

---

[color=]7. Çözüm Arayışı: Kimlikler Yerine Değerler Üzerinden Birlik[/color]

“Siyah Türk – Beyaz Türk” ayrımı, bir toplumun kültürel çatlaklarını anlamak için faydalı bir analiz çerçevesi sunabilir; ancak bu çerçeveye hapsolmak, kimlikleri kalıplaştırır.

Asıl hedef, bireylerin nereden geldiklerine değil, hangi değerlere sahip olduklarına odaklanmak olmalıdır.

Bu bağlamda çözüm önerileri:

- Eğitimde bölgesel eşitsizliklerin azaltılması,

- Medyada daha kapsayıcı temsillerin oluşturulması,

- Kültürel diyalogların yalnızca ideolojik değil, insani düzeyde yürütülmesi,

- Kadınların ve gençlerin sosyal hareketlilik fırsatlarına daha geniş erişimi.

---

[color=]8. Sonuç: Renklerin Ötesinde Bir Türkiye Mümkün mü?[/color]

“Siyah Türkler kimdir?” sorusunun cevabı, yalnızca sosyolojik bir analiz değil; aynı zamanda bir öz sorgudur. Bu ayrım, Türkiye’de kimlerin “bizden” sayıldığını, kimlerin dışarıda bırakıldığını gösterir. Ancak her “siyah”ın içinde biraz “beyaz”, her “beyaz”ın içinde biraz “siyah” vardır.

Toplumların ilerlemesi, bu renklerin birbirine karışabilmesinde yatar.

Belki de asıl mesele şudur: Kendimizi tanımlarken başkalarını dışlamadan, kimliğimizi savunurken farklılıkları tehdit olarak görmeden yaşayabilir miyiz?

---

Kaynaklar:

- Şerif Mardin, Religion and Social Change in Modern Turkey, 1989.

- Nilüfer Göle, Modern Mahrem: Medeniyet ve Örtünme, 1993.

- Stuart Hall, Representation: Cultural Representations and Signifying Practices, 1997.

- TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2023.

- Yılmaz, D. (2020). Gender & Society Journal, 34(2), 145-163.
 
Üst