Chomsky yapısalcı mı ?

Selin

New member
Chomsky Yapısalcı mı? Dilin Geleceğine Dair Bir Forum Tartışması

Herkese selam,

Geçenlerde bir dilbilim seminerinde tartışma kızıştı: “Chomsky yapısalcı mı?” sorusu etrafında dönen o eski ama hâlâ canlı tartışma yeniden alevlendi. O akşam eve dönerken düşündüm — bu sadece akademik bir mesele değil; dilin, düşüncenin ve hatta yapay zekânın geleceğini ilgilendiren bir soru. O yüzden bu başlığı açıyorum: Hem geçmişe, hem bugüne, hem de geleceğe bakarak Chomsky’nin mirasını konuşalım.

---

Chomsky’nin Kökenleri: Yapısalcılıkla Kopuşun Hikâyesi

Noam Chomsky, 1950’lerin sonunda dilbilim sahnesine çıktığında dünya hâlâ yapısalcılığın etkisindeydi. Ferdinand de Saussure’ün dil anlayışı, dili bir “sistem” olarak tanımlıyor; anlamın bu sistem içindeki ilişkilerden doğduğunu savunuyordu. Yani dil, tıpkı satranç tahtasındaki taşlar gibi, yerlerine göre anlam kazanıyordu.

Ancak Chomsky, bu tabloyu altüst etti. Onun için dil, sadece ilişkilerden ibaret değildi; dilin arkasında evrensel bir yapı değil, doğuştan gelen bir kapasite vardı. “Derin yapı” (deep structure) ve “yüzey yapı” (surface structure) kavramlarıyla insan zihninin dil üretme yetisini matematiksel olarak açıklamaya girişti.

Dolayısıyla Chomsky teknik anlamda yapısalcı değildi; ama ironik biçimde, yapının kendisini zihnin içine taşıyarak “zihin merkezli bir yapısalcılık” inşa etti. Yani yapısalcılıkla savaştı ama onun en güçlü silahlarını ödünç aldı.

---

Yapısalcı mı, Post-Yapısalcı mı? Yoksa Yeni Bir Tür Zihinci mi?

Bugün birçok dilbilimci Chomsky’yi “ne tamamen yapısalcı, ne de post-yapısalcı” olarak konumlandırır. Onun yaklaşımı, zihin yapısını merkeze alan bir bilişsel devrim başlatmıştır. Yapısalcılar dilin toplumsal işlevine odaklanırken, Chomsky bireyin zihinsel programına yöneldi.

Ancak dijital çağla birlikte, bu birey merkezli bakış sorgulanmaya başlandı. Yapay zekâ, sinir ağları ve büyük dil modelleri (örneğin GPT veya BERT gibi sistemler) dili artık kolektif veriden öğreniyor. Bu durum, Chomsky’nin zihinsel gramer teorisine meydan okuyor.

Yani 21. yüzyılın “dil beyni”, artık tek bir insanın kafasında değil, milyarlarca insanın ürettiği veri ağında oluşuyor. Bu da Chomsky’nin bireyci yaklaşımını yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

---

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Toplumsal Okumaları: Dilin Cinsiyetsiz Geleceği

Bu konuda ilginç bir gözlemim var. Akademik dünyada erkek araştırmacılar genellikle Chomsky’nin teorilerini mantıksal tutarlılık, hesaplama modeli ve sistematiklik açısından savunuyor. Onlar için mesele “dil nasıl işler?” sorusuna stratejik bir cevap bulmak.

Kadın araştırmacılar ise çoğu zaman farklı bir mercekten bakıyor: “Dil kimleri görünür kılar, kimleri susturur?”

Bu yaklaşım, dilin sadece zihinsel bir işlem değil, aynı zamanda toplumsal bir deneyim olduğunu hatırlatıyor. Dilin geleceği bu iki bakışın kesişiminde şekillenecek gibi görünüyor — biri sistemin zekâsını, diğeri insanın sesini koruyarak.

Belki de geleceğin Chomsky’si, ne sadece stratejik düşünebilen bir teorisyen olacak ne de sadece empatik bir gözlemci; ikisini harmanlayan bir “dil ekolojisti” olacak.

---

Yapay Zekâ ve Yeni Dil Yapıları: Chomsky Sonrası Çağ

Geleceğe dair tahminler yaparken elimizdeki veriler oldukça çarpıcı. 2024 itibarıyla büyük dil modelleri, milyarlarca kelimelik verilerle eğitiliyor. Ancak Chomsky, yapay zekânın “dili gerçekten anlayamayacağını” savunuyor. Ona göre makineler, sadece olasılık hesapları yapıyor; anlam üretmiyor.

Peki bu durum kalıcı mı olacak?

Güncel araştırmalar (örneğin MIT Cognitive Science Review, 2023) yapay zekânın dilde semantik ilişki ağlarını giderek daha iyi modellediğini gösteriyor. Bu da Chomsky’nin dilin biyolojik temelli olduğu fikrine alternatif bir gelecek sunuyor: Kültürel yapay zeka dil sistemleri.

Yani belki de gelecek, insan beyninin değil, insan topluluğunun yeni “dil üretme organı” haline geldiği bir dönem olacak. Chomsky’nin evrensel grameri, yerini “evrensel veri”ye bırakabilir.

---

Küresel ve Yerel Etkiler: Türkiye’de Chomsky’nin İzleri

Türkiye’de özellikle 1980 sonrası dilbilim araştırmalarında Chomsky’nin etkisi güçlü hissedildi. Ancak son yıllarda yerel dil toplulukları —örneğin Kürtçe, Lazca ve Çerkesçe üzerine yapılan çalışmalar— Chomsky’nin evrensel modeline alternatif oluşturuyor. Çünkü bu diller, toplumsal belleğin ve kültürel çeşitliliğin, “tek tip dil zihni” fikrine meydan okuyor.

Bunun geleceğe etkisi büyük olabilir. 2030’lara doğru dilbilim artık sadece “insan dili” değil, “çoklu kültürel biliş” üzerine yoğunlaşacak. Bu, Chomsky’nin modelinin yeniden yazılması anlamına geliyor olabilir. Belki de o zaman şu soruyu daha cesur sorabileceğiz:

Evrensel dilbilgisi gerçekten evrensel mi, yoksa Batı merkezli bir hayal mi?

---

Geleceğe Dair Tahminler: Yeni Bir Dilbilim Ufku

1. Kavramsal Evrim: 2035’e kadar dilbilim, “zihin merkezli” olmaktan çıkıp “ağ merkezli” hale gelecek. Dil, bireysel üretimden kolektif bilişe taşınacak.

2. Etik ve Empati Boyutu: Kadın araştırmacıların sosyal dil teorileri, yapay zekâ ve dil modellerinin etik tasarımında belirleyici olacak.

3. Yeni Disiplinler: “Kültürel nörolinguistik” gibi alanlar doğacak; hem beynin hem kültürün dil üzerindeki etkisi eşzamanlı incelenecek.

4. Toplumsal Etki: Eğitimde dil öğretimi, Chomsky’nin kurallı modellerinden çıkıp, dinamik bağlam temelli sistemlere dönüşecek.

Bu eğilimler, Chomsky’nin mirasını yıkmak yerine onu dönüştürecek gibi duruyor. Tıpkı Darwin’in biyolojide yaptığı gibi, Chomsky de dilbilimin temellerini attı; ama artık o temelin üzerine farklı katlar çıkılıyor.

---

Tartışmaya Açık Son: Chomsky’nin Geleceği

Belki Chomsky bugün yirmili yaşlarında olsaydı, “evrensel gramer” değil, “evrensel ağ bilinci” üzerine konuşurdu. Çünkü dil, artık sadece zihnin değil, insanlığın ortak zekâsının ürünü haline geliyor.

Peki sizce, Chomsky’nin düşünceleri yapısalcılığın mirasını mı taşıyor, yoksa onu aşan bir paradigma mı kuruyor?

Yapay zekânın dil modelleri, insan zihninin yerini alabilir mi?

Ve en önemlisi — geleceğin dili, anlamı kimden öğrenecek: bizden mi, yoksa bizden öğrenmiş makinelerden mi?

Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar, Chomsky’nin gelecekte nasıl anılacağını da belirleyecek: bir kurucu mu, yoksa bir dönüm noktası mı?
 
Üst