Aleviler Kelime I Şehadet Getiriyor Mu ?

Simge

New member
Aleviler Kelime-i Şehadet Getiriyor mu?

Alevilik, Türk-İslam dünyasında önemli bir inanç ve yaşam biçimi olarak uzun bir geçmişe sahiptir. Aleviler, İslam’ın temel öğretilerini kabul etmekle birlikte, kendi inanç sistemlerine özgü bir yapı geliştirmiştir. Bu yapı, hem dini ibadetler hem de toplumsal değerler açısından İslam’ın genel anlayışından farklılıklar gösterir. Aleviliğin temel inançlarından bir tanesi, İslam’ın en kutsal kelimesi olan Kelime-i Şehadet’in nasıl kabul edildiği ve söylendiğidir. Bu yazıda, Alevilerin Kelime-i Şehadet getirme pratiği, tarihsel kökenleri, inanç sistemindeki yeri ve bu konuda ortaya çıkan sorulara yönelik cevaplar incelenecektir.

Kelime-i Şehadet Nedir?

Kelime-i Şehadet, İslam'ın temel inançlarının ifadesidir. Türkçe’de “Şehadet Kelimesi” olarak da bilinen bu ifade, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhoo ve resuluhu” (Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed O'nun elçisidir) şeklinde okunur. Bu kelime, İslam’ın temel inançlarının, Allah’ın birliği ve Muhammed’in peygamberliği inancının kabulünü simgeler. Bir Müslüman, Kelime-i Şehadet’i söylediğinde, İslam'a olan tam teslimiyetini ve inancını beyan etmiş olur.

Aleviler Kelime-i Şehadet Getirir mi?

Alevilik, İslam’ın bir yorumu olarak doğmuş olmakla birlikte, İslam’ın geleneksel pratiklerinden farklılıklar barındırır. Alevilerin Kelime-i Şehadet getirmeleri konusu, tarihsel ve toplumsal bağlamda önemli bir sorudur. Alevi inancına göre, temel öğretiler arasında Allah’a inanmak ve O’nu tek kabul etmek esastır. Ancak Alevilerin, geleneksel olarak Kelime-i Şehadet’i doğrudan okuma pratikleri bulunmamaktadır. Bunun yerine, Alevi inançları, Allah, Ali ve Ehlibeyt sevgisi üzerine şekillenmiştir.

Aleviler, İslam’ın kelime-i şehadetini, bir İslam cemaatinin üyesi olarak benimsemek yerine, daha çok kendi öğretilerini ve geleneklerini takip ederler. Bu bağlamda, Aleviler Allah’ın birliğine ve Muhammed'in peygamberliğine inanmakla birlikte, şehadet kelimesini bir dinin bağlayıcı kurallarından ziyade, toplumsal bir birliktelik aracı olarak görmezler. Alevilikte, inanç çoğunlukla dergahlar ve cemevi gibi dini mekânlarda, toplu dualar ve ritüellerle ifade edilir. Bu ritüellerde, Allah’ın varlığı ve Ali’nin önderliği gibi unsurlar öne çıkar.

Aleviler Neden Kelime-i Şehadet Getirmezler?

Alevilerin Kelime-i Şehadet getirmemelerinin arkasında tarihsel ve kültürel bir sebepler yatar. Alevilik, Orta Çağ'da İslam’ın temel öğretilerinden ayrılmaya başlamış ve zamanla bir inanç sistemi haline gelmiştir. Aleviliğin erken dönemlerinde, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Sünni baskılara karşı bir direnç olarak şekillenmiş ve bu inanç sistemi, daha çok bireysel ve toplumsal özgürlüğü, Ali’nin öğretilerini ve Ehlibeyt’in sevgisini temel almıştır. Bu bağlamda, Kelime-i Şehadet gibi geleneksel İslam pratikleri, Aleviler için sadece bir inanç değil, aynı zamanda sosyal ve politik bir aidiyet simgesi haline gelmiştir.

Alevilerin, geleneksel İslam pratiklerine uyum sağlamamaları, sadece Kelime-i Şehadet ile sınırlı değildir. Alevilikte, Cuma namazı gibi İslam’ın diğer farzları da uygulanmaz. Aleviler, kendi ibadet sistemlerinde, genellikle semah, duâ ve zakat gibi ritüelleri kullanırlar. Dolayısıyla, Alevi inancının özünde yer alan "insanı insan olarak kabul etme", "Allah’a yönelme" gibi değerler, Kelime-i Şehadet gibi dışsal söylemler yerine, derin bir içsel bağlılık ve iman anlayışıyla ifade edilir.

Aleviler ve İslam’a Yönelik Yaklaşımları

Alevilerin İslam’a yaklaşımı, tarihsel olarak tartışmalı olmuştur. Aleviler, İslam’ı kabul etmekle birlikte, Sünni İslam'ın bazı öğretilerine ve ritüellerine karşı mesafeli durmuşlardır. Bunun temel nedeni, Aleviliğin özgürlükçü yapısıdır. Aleviler, Allah’ı ve İslam’ı kabul ettikleri halde, kendi geleneklerini ve dini ritüellerini de sürdürmüşlerdir. Dolayısıyla, Aleviler için inanç birliği, sadece Kelime-i Şehadet’i getirmekle değil, aynı zamanda kişisel bir bağlılık ve toplumsal dayanışma ile şekillenir.

Alevilikte, İslam’a saygı gösterilir, ancak belirli İslam ritüelleriyle tam bir uyum sağlanmaz. Aleviler için, Peygamber Muhammed ve Ali'nin öğretileri önemli bir yer tutar ve bu öğretiler üzerinden bir inanç pratiği geliştirilir. Alevi inancında, bireylerin Allah’a yönelik içsel bir inancı, İslam’ın şekilsel ibadetlerinden önce gelir.

Aleviler ve İslam'daki Diğer İbadetler

Kelime-i Şehadet dışındaki İslam ibadetleri, Alevi inancında farklı bir biçimde ele alınır. Aleviler, geleneksel namaz ve oruç gibi ibadetleri yerine getirmezler. Bunun yerine, cem evlerinde yapılan toplu ibadetler, daha çok bir topluluk birliği oluşturma amacını taşır. Bu ibadetler, Allah’a inanmayı, Ali’ye olan sevgiyi ve Ehlibeyt’e saygıyı ifade eder. Bu, İslam’ın geleneksel ritüellerinden farklı olarak, bir içsel inanç pratiğiyle birleşir.

Aleviler için namazın yerini tutan bir başka uygulama ise, “dua” ve “dualarla birlikte yapılan törenler”dir. Bu törenlerde, insanlar arasında birlik, beraberlik ve sevgi temaları vurgulanır. İslam’ın temel öğretilerine duyulan saygı, ritüeller aracılığıyla derinlemesine yaşanır.

Sonuç

Alevilik, İslam’ın bir yorumu olarak gelişmiş ancak farklı bir ibadet ve inanç pratiği sunmuştur. Aleviler, Allah’a ve Muhammed’e inanmakla birlikte, Kelime-i Şehadet’i geleneksel İslam pratiği olarak kabul etmezler. Bunun yerine, kendi dini anlayışlarını ve ritüellerini benimserler. Alevilikte, içsel inanç, sevgi ve toplumsal dayanışma gibi değerler ön planda tutulur. Bu nedenle, Alevilerin Kelime-i Şehadet getirmemeleri, bir inanç farklılığı ve kültürel bir tercih olarak değerlendirilebilir. Alevilik, özgürlükçü bir inanç sistemi olarak, farklılıkları kabul etme ve hoşgörü ilkesiyle şekillenir ve bu da onları geleneksel İslam pratiklerinden farklı kılar.
 
Üst